Op. Dr. Gül Mandracı
Jinekolojik Ameliyatlar
Yumurtalık (over) kistleri, yumurtalıklarda oluşabilen sıvı dolu keseciklerdir. Çoğu kist iyi huylu (fonksiyonel) olup genellikle cinsel üreme çağındaki kadınlarda görülür.

Yumurtalık Kistleri
Yumurtalık (over) kistleri, yumurtalıklarda oluşabilen sıvı dolu keseciklerdir. Çoğu kist iyi huylu (fonksiyonel) olup genellikle cinsel üreme çağındaki kadınlarda görülür. Yumurtalık kistleri farklı boyutlarda olabilir ve çoğu zaman semptomsuzdur (şikayet -bulgu vermez ) ancak bazı durumlarda kistler semptomlara yol açabilir. Yumurtalık kistlerinin tanısı ve tedavisi hakkında bilgiler:
Yumurtalık kistlerinin tanısı, jinekolojik muayene ve ultrasonografik değerlendirme ile kistin boyutu, şekli ve yapısı belirlenerek konur.
Kan Testleri
Kanda bakılan tümör markerlerı denilen kistin salgıladığı bu belirteçlere bakılarak kistlerin hormon üreten fonksiyonel kisler mi yoksa daha nadir görülen hormon dışı(patolojik) kistler mi olduğu saptanabilir.
Tedavi
Yumurtalık kistlerinin tedavisi, kistlerin tipine, boyutuna, semptomlara ve hasta yaşına bağlı olarak değişebilir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Gözlem
Küçük ve semptomsuz kistler genellikle sadece gözlenir ve tedavi gerektirmezler. Bu tür kistler çoğu zaman kendi kendine küçülme eğilimindedir.
İlaç Tedavisi
Yumurtalık kistleri için hormonal ilaçlar (örneğin, doğum kontrol hapları) kullanılabilir. Hormonal ilaçlar, kistlerin büyümesini engelleyebilir veya semptomları hafifletebilir.
Aspirasyon
Büyük veya semptomlara yol açan sıvı dolu kistlerde, bir iğne ile sıvı çıkarılabilir. Bu prosedür, kistin boyutunu azaltabilir ve semptomları hafifletebilir.
Cerrahi Tedavi
Bazı kistlerin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Laparoskopi veya laparotomi gibi cerrahi prosedürler kullanılır. Cerrahi müdahale, kistin yapısına ve boyutuna göre değişebilir. Yumurtalık kanseri şüphesi varsa, cerrahi müdahale gerekebilir.
Yumurtalık kistlerinin tanı ve tedavisi, her hasta için özelleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Hangi tedavi yönteminin uygun olduğunu belirlemek için bir jinekolog ile görüşmelisiniz. Unutmayın ki çoğu yumurtalık kisti iyi huylu ve tedavi edilebilir durumlar olup erken tanı ve tedavi genellikle olumlu sonuçlar getirir.
Myomlar ve Polipler
Myomlar, rahimde oluşan iyi huylu tümörlerdir. Genellikle "myom" veya "fibroid" olarak adlandırılırlar. Bu tümörler rahim kas dokusundan kaynaklanır ve çoğunlukla 35-50 yaşları arasındaki kadınları etkileyebilir. Myomlar genellikle, aşırı adet kanaması, pelvik ağrı, idrar yapma sorunları veya kabızlık gibi semptomlara neden olabilir.
Myomların tedavisi, semptomların şiddeti, tümörlerin boyut ve yerleşimi, kadının yaşam tarzı ve çocuk sahibi olma planları gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Myomların tedavisi hakkında genel bilgiler:
İzlem
Küçük ve semptomsuz myomlar genellikle izlenir. Bu tür myomların herhangi bir tedaviye ihtiyacı olmayabilir.
İlaç Tedavisi
Myom semptomlarını hafifletmek için ağrı kesiciler, anti-inflamatuar ilaçlar veya hormonal ilaçlar kullanılabilir. Hormonal ilaçlar, kanamayı azaltabilir veya myomların büyümesini yavaşlatabilir. Hormon salgılayan rahim içi cihazlar(spiral) kullandığımız en etkili tedavi yöntemlerindendir. Spiralin sadece rahime salgıladığı hormon myomların büyümesini engeller ve kanamaları azaltır.
Cerrahi Tedavi
Büyük, semptomatik myomlar genellikle cerrahi müdahale gerektirebilir. Cerrahi seçenekler arasında myomektomi (sadece myomların çıkarılması), rahmin alınması (histerektomi), laparoskopik cerrahi ve rahmi koruyan endometriyal ablasyon bulunabilir.
Rahim polipleri, rahim iç yüzeyinde oluşan iyi huylu büyümelerdir. Oldukça yaygındır ve çoğu zaman semptomsuzdur ancak bazen anormal adet kanaması, ara kanama, infertiliteye (kısırlık) neden olabilirler. Anormal vaginal kanama, adet dönemi dışında kanama, aşırı kanama, cinsel ilişki sırasında kanama şeklinde olabilir. Tanısı, jinekolojik muayene sırasında yapılan ultrasonografik değerlendirme ile konulur. Histeroskopi dediğimiz rahim içerisine kamera ile girilerek değerlendirilmesi poliplerin tanı ve tedavisinde kullandığımız bir yöntemdir. Bu yöntem doğrudan görmeyi sağlar ve poliplerin kesilip çıkarılmasını mümkün kılar. Nadiren daha kapsamlı bir cerrahi işlem gerekebilir. Rahim polipleri genellikle kanserle ilişkilendirilmezler ancak şikayetler rahatsız edici ise ya da gebelik öncesi (özellikle tüp bebek işleminden önce) çıkarılması gerekir.
Endometriozis, rahim iç duvarını döşeyen tabakanın (endometriyum) rahim dışında bulunması durumudur. Bu endometriyal dokular, yumurtalıklar(endometrioma ve çikolata kistleri denir), fallop tüpleri, bağırsaklar, rahmin dış yüzeyi, mesanede bulunabilir. Nadiren bu dokular pelvis dışında uzak organlarda da görülebilir. Bu dokuların rahim iç zarı gibi hormonlara yanıt vermesi ile adet döneminde rahim içerisinde olduğu gibi bu alanlarda kalınlaşma, yıkılma ve kanama olmaktadır ama bu kanın rahimdeki gibi vücudu terk etme olanağı yoktur. Böylece kanayan bu doku komşu dokuları hasara uğratır ve iltihabi gelişme ve bağ dokusu oluşur. Bu da yerleştiği organlarda hasar ve yapışıklığa sebep olur.
Endometriozis Sıklığı
Endometriozis iyi huylu ama çoğunlukla ağrılı kronik bir hastalıktır. Genç kadınlarda ve üreme çağında(15-49 yaş arası) yaklaşık olarak her on kadının birinde görülür.
Risk Grupları
Erken adet yaşı (11yaş öncesi), kısa adet döngü süresi( 28günden kısa aralıklarda), adetlerde aşırı kanama(7günden uzun), hiç gebe kalmamış ve doğurmamış olmak, birinci derece akrabalarda endometriozis olması, yüksek düzeyde östrojene maruziyet, fazla yağ,et, kafein tüketimi risk faktörleri olarak kabul edilmektedir. Gebelik, emzirme, geç adet görme, endometriozis için koruyucu faktörlerdir.
Nedenleri
Endometriozisin kesin nedeni bilinmemekle beraber adet kanının tüplerden geriye doğru karın boşluğuna akması en olası nedenlerdendir. Dökülen kan içerindeki endometrial doku yumurtalık, karın zarı ve diğer organlara yapışır. Genetik yatkınlık ve inmun faktörler de önemli nedenlerdendir.
Belirtileri
Endometriozisin en sık belirtisi, kronik,pelvik ağrılar, adet öncesi ve adet sırasında görülen ağrılardır(genellikle normal adet sancısından daha şiddetlidir), cinsel ilişki sırasında ağrı, infertilite(kısırlık), kabızlık, ishal gibi bağırsak rahatsızlıklarına sebep olabilir. Nadiren hiçbir bulgu vermeyebilir.
Tanı
Hastanın şikayetleri ve kişisel hikayesinin dinlenmesi çok önemlidir daha sonra jinekolojik muayene ,ultrasonografik değerlendirme,ameliyat planladığında ameliyat sınırlarının belirlenmesi için MR (manyetik rezonans) görüntüleme çok önemlidir. Kesin tanı operasyon ile çıkarılan dokunun patoloji tarafından incelenmesi ile konur. Endometriozis, myomlardan sonra kadınlarda en sık görülen bir hastalık olmasına rağmen tanı ve tedavisi atlanmaktadır. Genç kızlarda çok sık görülen bu hastalık tedavi edilmediğinde ileri yaşlarda organlara zarar vererek daha kompleks hale gelmektedir. Aynı zamanda geç yaşlarda görülen endometriozisin (40 yaşından sonra) over kanseri ile ilişkisi akılda tutulmalıdır.
Endometriozis ve Gebelik
Endometriozisin kısırlığa yol açtığı tartışmalı bir konudur. Kısırlık nedeni ile hekime başvuran kadınların %15-%55’inde endometriozis olduğu tespit edilmiştir Endometriozis odaklarının özellikle tüplerde ve yumurtalıklarda yaptığı yapışıklar ve tıkanıklıklar ve odakların salgıladığı bazı maddeler kısırlığa yol açabilmektedir.
Tedavi
Endometriozisi önlemek için hiçbir strateji tek başına başarılı değildir. Tedavi, hastalığın etkisi ve tedavinin hayat kalitesi üzerine etkisini içerecek şekilde klinik bütünlük içinde kişiselleştirilmelidir. Belirtileri olan endometriozisli hastalar ağrı kesici, hormon (hormon salgılan spiral), cerrahi, yardımla üreme teknikleri veya bunların kombinasyonu ile tedavi edilebilir. Klinik bulgulardan bağımsız olarak endometriozis tedavisine başlanmalıdır çünkü tanı konulduktan bir yıl içerisinde endometriozisin ilerleyebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Laparoskopik ya da klasik yöntemle yapılan cerrahi ile endometriozis odaklarının çıkartılması ya da yok edilmesi mümkündür veya gebeliğin oluşması sağlanabilir ama hastalığın tekrarlama olasılığı yükseltir.
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik )
Dış gebelik, gebeliğin rahim (uterus) dışında yerleşmesi olarak tanımlanır. En sık tüplerde olmak üzere yumurtalık, rahim ağzı(serviks),karın içi ve tüp ile rahmin birleşme yeri olan kornual bölgede görülebilir. Son yıllarda %2 olan görülme sıklığı pelvik iltihabi durumlar, tüp bebek tedavisi ile gebelik oranlarının artması nedeni ile artmaktadır.
Belirtiler
En sik şikayet alt karın bölgesindeki ağrıdır, hastalar genellikle adet gecikmesini takiben karın ağrısı ve düzensiz vaginal kanama ile başvururlar. Hastanın gebelik testi pozitiftir ancak yapılan ultrasonografide rahim içinde gebelik görülmez .
Risk Faktörleri
- Daha önce geçirilmiş ektopik gebelik,
- Tüplerin enfeksiyon, geçirilmiş ameliyat,anomaliler nedeni ile hasarlanması,
- Tüplerin bağlanması,
- Rahim içi araç(spiral) kullanımı,
- Kısırlık(infertilite),
- Çok sayıda seksüel partnere sahip olma,
- Sigara,
- Tüp bebek(IVF) tedavisi
Tanı
Kanda Beta Hcg dediğimiz gebelik hormonu takibi ve vaginal yoldan bakılan ultrason ile gebeliğin yerleşim yeri tespit edilir.
Tedavi
Başlangıçtaki Beta Hcg seviyesi düşük olan ve klinik durumu iyi olan hastalarda metotreksat kullanılarak ilaç tedavisi denenebilir. Metotreksat, hızlı çoğalan bu hücrelerin bölünmesini önlemektedir. Cerrahi, diğer bir tedavi yöntemidir. Laparoskopik olarak dış gebeliğin bulunduğu alan özellikle tüpte bulunduğu için açılır, temizlenir ya da tüp çok hasarlıysa tüpün tamamı alınır. Cerrahiden sonra spontan gebeliklerin çoğu ilk 18 ayda olur,ilk bir yıl içerisinde gebelik oluşmaz ise veya diğer tüp hasarlı ise hasta tüp bebek merkezisine yönlendirilmektedir.